26 Mayıs 2009 Salı

Yarının Tarihi


Die Geschichte von Morgen
YAZAR: Stefan Zweig

Alıntı:
...yine o yıllarda Avrupa Birleşik Devletleri düşüncesi bir başka büyük yapıtta, Romain Rolland'ın Jean Christophe'unda savunulur. Bu yapıtında yazar, bütün halkların seslerini büyük bir senfonide birleştirmek, tıpkı Orpheus gibi, çatışkıları müziğin ruhuyla yatıştırmak çabasındadır...
...Dünün tarihi sonrasız gerileyişimizin tarihi idiyse, yarının tarihi de sonrasız yükselişimizin, insanlığın uygarlığının tarihi olmalıdır...
...Kendisi için özgür düşünen, yeryüzündeki bütün özgürlükleri de onurlandırmış olur...
...Montaigne: "Yolculuktan o denli tat alıyordum ki, kalmayı planadığım bir yere yalnızca yaklaşmaktan bile nefret eder olmuştum; bu yüzden bütünüyle yalnız başıma, yalnızca kendi isteğim ve rahatım doğrultusunda yolculuk etmemi sağlayacak çeşitli çareler düşünüyordum."...
...Montaigne: "Tarihteki büyük fatihlerden biri, yendiği düşmanlarına da kendisini dostları kadar sevmelerini sağlayacak ölçüde iyi davranmış olmakla övünürdü."...

24 Mayıs 2009 Pazar

Rotterdamlı Erasmus Zaferi ve Trajedisi


Triumph und Tragik des Erasmus von Rotterdam
YAZAR: Stefan Zweig

Alıntı:
..."Her zaman gerçeği olduğu gibi söylemek zorunluluğu yoktur. Önemli olan, gerçeğin açıklanış biçimidir."...
..."Hepsinin ağzında beş sözcük var: İncil, Tanrı kelamı, İnanç, Hazreti İsa ve Kutsal Ruh, ama görüyorum ki, çoğu içlerine şeytan girmiş gibi davranıyor."...

19 Mayıs 2009 Salı

Doğu'nun Limanları


Les Échelles du Levant
YAZAR: Amin Maalouf

Alıntı:
...-İşte burada. Sadece H.Hughes yazmışlar, hem de okunması imkansız harflerle.
-İnceliğiniz için teşekkürler! Suçu şu ihtiyarlayan gözlerime değil de haritayı çizenlere attığınız için de sağ olun!...
...Aşk ilk günkü gibi kalabilir, heyecan da öyle. Aylar da geçse, yıllar da geçse. Hayat, insana bıkkınlık verecek kadar uzun değildir...
...Az buz yıl geçmemiş, ama zaman denen şey bir yanılsamadır. Geçmişin, saatlerin ve günlerin ve haftaların ve on yılların kül kadar ağırlığı vardır; gelecek zamansa, isterse sonsuza dek sürsün, daima saniye saniye yaşanır...

16 Mayıs 2009 Cumartesi

Deliliğe Övgü


Stultitiae Laus
YAZAR: Desiderius Erasmus

Alıntı:
...Aslında, söz verdiğim gibi, bunu size birkaç cümleyle kanıtlayabilirsem, konuyu daha iyi kavrayacak ve en yüce ödülün delilikten başka bir şey olmadığını anlayacaksınız. O halde her şeyden önce, Plato'nun aşıkların deliliği mutlulukların en yücesidir diye yazarken, zihninde sadece böyle bir şey tasarladığını düşünün...
...Eski bir deyiş vardır: Hafızası güçlü bir içki yoldaşından nefret ederim. Buna ben yeni bir deyiş ekliyorum: Hafızası güçlü bir dinleyiciden nefret ederim. Öyleyse, haydi bana eyvallah, alkışlayın, yaşayın, için, ey DELİLİĞİN seçkin erenleri...

15 Mayıs 2009 Cuma

Kuşlar da Gitti


YAZAR: Yaşar Kemal

Alıntı:
..."Azat buzat, bizi cennet kapısında gözet!"...

Yılanı Öldürseler


YAZAR: Yaşar Kemal

Alıntı:
...Abbas geldi Esmenin arkasından. Bir daha geldi. Hapisten kaçmıştı. Esme ona yalvardı, git Abbas, diye. Hapise düştün sen. Her şey bitti. Abbas gitmedi. Biribirine bakıştılar kaldılar. Esme, biri görecek bizi, yarın gelsene Abbas, dedi. Abbas çekildi gitti. Elinde yepyeni bir mavzeri vardı. Tepeden tırnağa kadar fişekliklerle donanmıştı Abbas, Esme, Abbas sen dağa çekil, dedi. Abbas dağa çekildi. Abbas Esmenin sevdasından deli oluyordu. Esme de Abbasın sevdasından deli oluyordu. Abbas dağa çekildi gitti. Esme onun ardınca gitmedi. Devrisi gün Abbas gene geldi. Dut ağacının gölgesinde durdu. Öyle dimdik, öyle upuzun duruyordu orada. Ay ışığı vardı, derin. Esme konaktan indi. Kocası Halil uyuyordu. Esme, Abbasın yanına vardı. Git Abbas, dedi, bak çocuğum tam yedi yaşında. Bana acı, dedi. Seni de beni de öldürürler bunlar. Abbas gitmedi. Orada dut ağacının altında, gölgede, ay ışığının derinliğinde dikildi kaldı. Hiç konuşmuyordu. Tüfeği omuzundaydı. Esme, öldürürler git, dedi. Abbas susuyordu...

13 Mayıs 2009 Çarşamba

Joseph Fouché Bir Politikacının Portresi


Fouche, Bildnis Eines Politischen Menschen
YAZAR: Stefan Zweig

Alıntı:
...Ne yazık ki dünya tarihi, çoğu kez anlatıldığı gibi, sadece insan cesaretinin tarihi değil, insan korkaklığının da tarihidir. Siyaset de öyle sanıldığı gibi kamunun yönetilmesi değil, liderlerin kendilerinin yaratıp etkiledikleri aynı makamın önünde kul köle olup eğilmesidir...
...Krallar, kendilerinin zayıf anını gören insanları sevmezler, despot doğaları olan kişiler ise bir kez bile olsa kendilerinden daha akıllı olduklarını gösteren danışmanlarını...

Işık Bahçeleri


Les Jardins de Lumière
YAZAR: Amin Maalouf

Alıntı:
...O adamların arasında bilgelikle, kurnazlıkla yürüdüm...
...Umudum, dünyanın doğusuna ve insanların yaşadığı bütün topraklara ulaştı...
...Babil ülkesinden, çığlığım bütün dünyada, yankılansın diye geldim...
...Seyredin beni, görüntüme doyun, çünkü bu surette beni bir daha göremeyeceksiniz...

9 Mayıs 2009 Cumartesi

Lyon'da Düğün


Die Hochjeit von Lyon
YAZAR: Stefan Zweig

Alıntı:
...Adam, yalvarırcasına uzanmış eli havada, çaresiz ve korku içinde, bekledi durdu; sonunda caddenin kalabalığı onu önüne kattı, yukarıdan düşen, yalpa yalpa ve yuvarlanarak direnen ve en sonunda isteksizce alıp götürülen bir yaprağın selin önünde sürüklenişi gibi oradan uzaklaştırdı...
...Korku, cezadan daha kötüdür; çünkü ceza belirli bir şeydir, belirli olmayan, gerginliğin korkunç sonsuzluğundan az ya da çok, ama her zaman daha değişiktir...
...aslında cezaya ve gözyaşlarına karşın; sevinçli olduğu, görünüşte tasasız dolaştığı ve hiç kimsenin kendisinden kuşku duymadığı bir gün öncesine göre daha sevinçli olduğu...

4 Mayıs 2009 Pazartesi

Amerigo Tarihsel Bir Yanlışlığın Hikayesi


Amerigo, Die Geschichte eines historischen Irrtums
YAZAR: Stefan Zweig

Alıntı:
...Üç yüz yıl süresince Amerigo Vespucci'nin hayatının etrafında gelişen ve nihayetinde dünyanın yeni kıtasının onun adıyla anılmasına neden olan yanlışlıklar komedyasını burada tarihsel bir dizge içinde aktarmaya çalıştık. Bir adam ün kazanıyor, nedenini ise gerçekte kimse bilmiyor. Arzuya göre, haklı ya da haksız yere olduğu da iddia edilebilir, bu ünü kendi başarısıyla ya da sahtekarlıkla elde ettiği de. Yaptıklarından değil, yaptıklarının yanlış değerlendirilmesinden kaynaklandığından, Vespucci'ninki aslında ün değil saygınlıktır çünkü...