29 Ekim 2009 Perşembe

Benim Adım Kırmızı


YAZAR: Orhan Pamuk

Alıntı:
...Padişahlarının önünde yarışan iki hekimden biri, çoğu zaman pembe elbiseyle resmedileni, bir fili öldürecek kadar kuvvetli bir zehirden yeşil bir hap yapmış ve öteki hekime, lacivert kaftanlısına vermiş. O da önce zehirli hapı, arkasından da hemen yapıverdiği panzehirli lacivert bir hapı afiyetle yutmuş ve tatlı gülüşünden anlaşılacağı gibi,hiçbir şey olmamış ona. Üstelik şimdi, rakibine ölümü koklatma sırası kendine gelmiş. Ağır ağır hareket ederek, sıranın kendi hamlesinde olmasının tadını çıkararak, bahçeden pembe bir gül koparmış ve dudaklarına yaklaştırıp içine kimsenin işitmediği karanlık bir şiiri fısıldamış. Sonra, kendinden fazlasıyla emin hareketlerle, pembe elbiseli hekime bu gülü koklasın diye uzatmış. Gülün içine fısıldanan şiirin gücünden öylesine endişelenmiş ki pembe elbiseli hekim, kokusundan başka hiçbir özelliği olmayan bu gülü burnuna yaklaştırır yaklaştırmaz korkudan yıkılıp ölmüş...

26 Ekim 2009 Pazartesi

Bir Kedi, Bir Adam, Bir Ölüm


YAZAR: Zülfü Livaneli

Alıntı:
...Çok hoş bir insandır annem. Arkadaşları gibi o da her olayı mutfak zamanlamasına göre anlatır: "Tam fasulyemi ayıklayıp, soğanımı soymayı bitirmiştim, tencereye koyacaktım ki sokaktan bir gürültü geldiğini duydum." O sırada, iki kişinin ölümüyle biten bir trafik kazasından söz etmektedir ama sizin bunu anlamanız biraz zaman alır. "Sabah kalktım. Geceden ıslattığım barbunyayı süzeyim de kara suyu çıksın diye mutfağa gidiyordum ki, tam o sırada askerler bizim sokağa daldı." Annemin arkadaşları da böyle konuşur. Eminim insanığlunun aya ilk olarak ayak bastığı saniyeyi bile, tencerede soğan öldürmeyle birleştirerek anlatır bunlar. Ve yaptıkları yemekten birinci tekil kişi mülkiyetiyle söz açarlar: Etim, fasulyem, barbunyam, soğanım, pırasam, kıymam, böreğim...
...Galiba aşk, utanç duyusunun ortadan kalkması demek. İki kişinin birbirine karşı hiçbir şeyden, hiçbir düzeysizlikten utanmaması demek... Filiz'le birbirimize öyle cümleler kullanıyorduk, öyle sözler söylüyorduk ki, bir üçüncü kişinin bunları duymasına dayanamazdık...

15 Ekim 2009 Perşembe

Lanark: Dört Kitaplık Bir Hayat


Lanark: A Life in Four Books
YAZAR: Alasdair Gray

Alıntı:
...Öteki Joy ona uzun bardakta berrak bir içki verdi, Lanark içerken hepsi dikkatle onu seyrediyordu. İlk yudumun tadı önce yumuşak ve paslıydı, sonra soğuk ve sütlü, sonra nane şekeri gibi hafif ve keskin sonra cin gibi acı, sonra çikolata gibi ağır ve ılık, sonra da limon gibi keskin ama giderek limonata gibi şekerli bir hal aldı. Lanark bir yudum daha içti, dilinin üstündeki tat akışı bu defa büsbütün farklıydı, içkinin üst kısmının siyah frenk üzümüne benzeyen tadı, ortalarda çocuklar için hazırlanmış öksürük şurubu tadına çalıyor, boğazdan gerçeken süzme et suyuna benzer bir hal alıyor, ardından ağızda belli belirsiz bir tütsülenmiş istiridye tadı bırakıyordu...