23 Nisan 2009 Perşembe

Karlı Kayın Ormanında

karlı kayın ormanında
yürüyorum geceleyin
efkarlıyım efkarlıyım
elini ver, nerde elin?

ayışığı renginde kar
keçe çizmelerim ağır
içimde çalınan ıslık
beni nereye çağırır?

memleket mi, yıldızlar mı
gençliğim mi daha uzak?
kayınların arasında
bir pencere, sarı sıcak

ben ordan geçerken biri:
'amca, dese, gir içeri'
girip yerden selamlasam
hane içindekileri

eski takvim hesabıyle
bu sabah başladı bahar
geri geldi memed'ime
yolladığım oyuncaklar

kurulmamış zembereği
küskün duruyor kamyonet,
yüzdüremedi leğende
beyaz kotrasını memed

kar tertemiz, kar kabarık,
yürüyorum yumuşacık.
dün gece on bir buçukta
ölmüş berut, tanışırdık.

bende boz bir halısı var
bir de kitabı, imzalı.
elden ele geçer kitap,
daha yüz yıl yaşar halı.

yedi tepeli şehrimde
bıraktım gonca gülümü.
ne ölümden korkmak ayıp,
ne de düşünmek ölümü.

en acayip gücümüzdür,
kahramanlıktır yaşamak
öleceğimizi bilip,
öleceğimizi mutlak.

memleket mi daha uzak,
gençliğim mi, yıldızlar mı?
bayramoğlu, bayramoğlu
ölümden öte köy var mı?

geceleyin, karlı kayın
ormanında yürüyorum.
karanlıkta etrafımı
gündüz gibi görüyorum.

şimdi şurdan saptım mıydı,
şose, trenyolu, ova.
yirmi beş kilometreden
pırıl pırıldır moskova...

Nazım Hikmet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder